297
19:40
10.09.2025
OECD'nin her yıl yayımladığı ve eğitim sistemlerini karşılaştırmalı verilerle inceleyen, "Bir Bakışta Eğitim 2025" raporuna göre Türkiye, en fazla ilerleme kaydeden ülkeler arasında yer almıştır.
Uygulanan etkili politikalar, okul öncesinden yükseköğretime her kademede erişimin artması ve yükseköğretimde tamamlama oranlarının yükselmesi ile terk oranlarının düşük düzeyde olması gibi gelişmelerin temelini oluşturmuştur. Raporda ayrıca öğretmen maaşlarının güçlendirilmiş olması, sınıf mevcutlarının iyileştirilmesi ve temel derslere ayrılan sürenin OECD ortalamalarının üzerinde gerçekleşmesi, Türkiye'nin eğitim kalitesini sürekli yükseltmeye dönük politikalarının başarısını göstermektedir.
OECD tarafından 9 Eylül 2025 tarihinde yayımlanan ve eğitim sistemlerine dair en kapsamlı karşılaştırmalı verileri sunan "Bir Bakışta Eğitim 2025" raporuna göre Türkiye, eğitimde güçlü bir yükseliş göstermiştir. Rapor, Türkiye'nin eğitimde kapsayıcılığı artırma ve genç nüfusu eğitime kazandırma alanlarında OECD ülkeleri arasında öne çıktığını ortaya koymaktadır.
Türkiye, 5 yaş grubunda %98 okullaşma oranı ile OECD ortalamasının üzerine çıkmıştır.
Son on yılda, Türkiye'de 3-5 yaş arası çocukların okullaşma oranı %28'den %54'e yükselmiştir. Bu artış, OECD ülkeleri arasında en yüksek artışlardan biri olarak kayda geçmiştir. Ayrıca, 5 yaş grubunda okullaşma oranı %98'e ulaşarak %86 olan OECD ortalamasının üzerine çıkmıştır. Ayrıca 15-19 yaş grubundaki okullaşma oranı %69'dan %79'a yükselmiştir. Türkiye, bu oranla %84 olan OECD ortalamasına yaklaşırken, ABD (%80) ve İngiltere (%81) gibi ülkelerle benzer bir düzeye ulaşmıştır.
Bununla birlikte OECD verilerine göre Türkiye'de 25-34 yaş grubunda ortaöğretimi tamamlamayanların oranı 2019'da %41 iken 2024'te %28'e gerilemiştir. Bu düşüş, OECD ortalamasına kıyasla çok daha hızlı bir iyileşmeyi işaret etmektedir.
Türkiye, yükseköğretimde okul terkinde en düşük, tamamlama oranında en yüksek ülkelerden biri olmuştur.
Rapordaki önemli bulgulardan biri de Türkiye'nin yükseköğretimdeki başarı düzeyi olmuştur. Türkiye'de lisans programlarında ilk yıl okul terk oranı yalnızca %1'dir. Bu oran, %13 olan OECD ortalamasına göre en düşük terk oranı anlamına gelmektedir. Rapora göre Türkiye'de lisans öğrencilerinin %64'ü süresinde, %86'sı ise beklenen mezuniyet yılından en geç üç yıl içinde mezun olmaktadır. Bu oranlar, Türkiye'nin yükseköğretimde öğrencilere sunduğu bütüncül desteklerin etkisini ortaya koymaktadır.
STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarında %81, sağlık alanlarında ise %94'lük tamamlama oranı, OECD ortalamaları olan %58 ve %74'ün oldukça üzerinde kaydedilmiştir. Ayrıca kadınların lisans tamamlama oranı, %91'le erkeklerin %80'lik oranının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu oranlar, kadınlarda OECD ortalaması olan %75'in ve erkeklerde %63'ün üstünde seyretmiş, Türkiye'nin yükseköğretimde bu anlamda fırsat eşitliğini güçlendirdiğini göstermektedir.
Yükseköğretimde uluslararası öğrenci oranlarında yaşanan artış da rapora yansımıştır. Türkiye'de 2018'de %1,7 olan uluslararası öğrenci oranı 2023'te %4,3'e yükselmiştir. Bu gelişme, Türkiye'nin yükseköğretim sisteminin bölgesel ve küresel ölçekte artan çekim gücünü yansıtmaktadır.
Kamu kaynaklarından eğitime ayrılan payda da Türkiye, OECD ortalamasının üzerindedir.
Kamu kaynaklarından eğitime ayrılan pay %10,6 ile OECD ortalaması olan %10,1'in üzerindedir. Bununla birlikte Türkiye; Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İsveç ile birlikte kamu yükseköğretim kurumlarında öğrenim ücreti almayan ülkelerden biridir. Bu politika, yükseköğretimin bireysel ödemeler yerine kamu tarafından finanse edilmesi yönünde benimsenen yaklaşımın bir göstergesidir.
Öğretmen maaşları ve öğrenme ortamlarında OECD'nin üzerinde bir iyileşme gerçekleşmiştir.
2024 yılı verilerine göre Türkiye'de öğretmenlerin yıllık brüt başlangıç maaşları, satın alma gücü paritesine göre tüm kademelerde OECD ortalamalarının belirgin biçimde üzerindedir. Türkiye aynı zamanda, son on yılda öğretmen maaşlarının reel olarak en fazla arttığı OECD ülkelerinin başında gelmektedir. Gerçekleştirilen öğretmen atamalarıyla öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 18, ortaokul ve genel liselerde 13, meslek liselerinde 14, lise genelinde ise 12'ye gerilemiştir. Bu göstergeler OECD ortalamalarıyla büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.
Türkiye ayrıca, OECD ülkeleri arasında en genç öğretmen profiline sahip ülkelerden biridir. Ortaokul kademesinde 50 yaş ve üzeri öğretmen oranı Türkiye'de %13 iken, OECD ortalaması %38'dir. Eğitim ortamlarına yapılan yatırımların sınıf mevcutlarına olumlu yansıması da raporda görülmektedir. İlkokul sınıf mevcutları 2013'ten bu yana iki öğrenci azalarak 21'e düşmüş ve OECD ortalamasıyla aynı seviyeye gelmiştir. Ders sürelerinin dağılımı da raporda öne çıkan bir başka unsurdur. Türkiye'de ilkokulda ders saatlerinin %47'si, ortaokulda ise %30'u dil ve matematiğe yönelik temel derslere ayrılmaktadır. Her iki oran da OECD ortalaması olan %41 ve %27'nin üzerinde olup, öğrencilerin temel akademik yetkinliklere daha güçlü biçimde hazırlanmasına imkân sağlamaktadır.
Raporda yer alan bu veriler, Millî Eğitim Bakanlığının son yıllarda hayata geçirdiği politikaların somut birer yansıması olup Türkiye'nin eğitimde kaliteyi artırma ve fırsat eşitliğini güçlendirme hedefinde kararlılıkla ilerlediğini göstermektedir.



